Suriye’deki rejimin lideri Beşar Esad ve Şam yönetimi yetkilileri, Ankara’nın ülkelerindeki askeri varlığını normalleşmenin önündeki tek engel olduğunu söylüyor. Türkiye ise, Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanması sebebiyle bölgeden çıkmayacağını belirtiyor. İki ülke arasında arabulucu rolü üstlenen Rusya ise, Adana Mutabakatı’na dönülmesini öneriyor.
Konuyla alakalı Soçi dönüşü gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Esed normalleşmeyle ilgili atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır.” dedi.
SORU: Suriye ile normalleşme adımları kapsamında bakanlar ve bürokratlar düzeyinde görüşmeler gerçekleşmişti. Rusya’nın da normalleşmeye destek verdiğine dair açıklamalar da yapılmıştı. Sayın Putin’le bu konu gündeme geldi mi? Normalleşme adımlarının hızlanması söz konusu mudur?
CEVAP: Öncelikle şunu ifade edeyim; Esed bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye’nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, ‘Biz buna varız’ dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır.
Terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri kapsamlı şekilde dörtlü dışişleri bakanları toplantısında ele alınıyor. Bu başlıklarda ilerleme kaydedilirse Suriye rejimiyle de ilişkilerin normalleşmesi mümkündür. Suriye rejimi ile yürütülen dörtlü sürecin başından itibaren önkoşulsuz olması gerektiğini söyledik. Biz bu sürecin aşamalı bir şekilde, belirttiğim üzere önkoşulsuz olarak ileriye taşınması gerektiğini düşündük.
Bunun gerçekleşmesi için de Suriye rejiminin sahadaki gerçeklere uygun bir şekilde hareket etmesi, sürece zarar verebilecek yaklaşımlardan kaçınması çok önemli. Malumunuz, bizim bu süreçten temel beklentimiz terörle mücadelede somut adımlar atılması. Bunun yanı sıra, gönüllü ve güvenli geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması ve BM himayesindeki siyasi sürecin canlandırılmasıdır. Bahsettiğim bu alanlarda gelişme sağlanması sürecin ileriye taşınmasına yardımcı olacaktır. Ancak, evvelce de belirttiğim üzere sınırlarımızı ve vatandaşlarımızı tehdit eden terör unsurları bertaraf edilmeden, nüfus hareketliliği riskleri ortadan kaldırılmadan, bizim güvenliğimizi ön planda tutan yaklaşımımızın değişmesi söz konusu değildir. Türkiye, komşularının toprak bütünlüğünden yanadır. Suriye’deki iç savaşın başından beri de bu ülkenin toprak bütünlüğüne en büyük tehdidin bu ülkede konuşlu terör örgütleri olduğunu söylüyoruz. Ülkemizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemiz de son terörist etkisiz hale gelinceye kadar sürecektir. Suriye’nin kuzeyini, Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinden temizlemek için o bölgedeyiz.